30 Aralık 2015 Çarşamba

OSMANLI VE OMBUDSMANLIK


Ombudsmanlık bu isimle ve ilk kez 1713 yılında İsveç’te kuruldu; daha ötesi 1809 yılında İsveç Anayasası’na girerek temel bir kurum niteliği kazandı. Ve bu uygulanma, önce İskandinav ülkeleri sonra da başka ülkelerce benimsendi. 
Ombudsmanlık bizim Demirbaş Şarl olarak tanıdığımız İsveç Kralı 12. Şarl’ın Osmanlı’ya sığınıp ülkesinden uzakta yaşamak zorunda olduğu 1709-1714 yıllarında Stockholm’deki yöneticilerin ve yargıçların yasalara gereği gibi uymasını gözetecek, uzaktaki kralın gözü kulağı olacak bir bireyi atamasıyla doğdu. Charles Osmanlı topraklarında kaldığı süre içerisinde Ahilik ve Kadılık müessesi yanında Divan-ı Hümayun çatısı 
altında Divan-ı Mezalim adıyla faaliyet gösteren, yönetim tarafından haksızlığa uğratıldığına inanan kişilerin şikayetlerini dinleyip karara bağlayan kurumdan etkilenerek böyle bir sistem kurmuştu. 
Zekeriya Temizel’in araştırmasına göre Demirbaş Şarl ilk Ombudsmanı Edirne yakınlarındaki Demirtaş Paşa konağında kalırken ataması, bize bu kurumu Osmanlı İmparatorluğu’nda görüp kendi ülkesine taşıdığı yolundaki görüşlerin doğruluğunu düşündürür. Nitekim Paris Yerel Yönetim Ombudsman’ı yıllık raporunun Ombudsman tanıtımına ayırdığı bölümün birinci paragrafında ‘Kurum her ne kadar 18. yüzyıl başında İsveç’te ortaya çıkmışsa da, İsveç Kralı’nın Osmanlı İmparatorluğu’nda görüp kendi ülkesine uyarladığı bir kurumdur’ denilmektedir.
Divan-ı Mezalim, Osmanlı idari yapısında en yüksek adli merci olan Kadıasker’in başkanlığında şikâyete konu olan merciin bağlı olduğu vezirin katılımıyla çalışan bir düzen. Şikâyeti inceleyen ve itirazı gayrı kabil şekilde karara bağlayan ve yaptırım gücü olan kurum. Yeri gelmişken hemen ifade edelim ki Osmanlı düzeninde kadılık bugün gündemi işgal eden yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı bakımından son döneme kadar saygınlığını korumuş, padişah karşısında dahi istiklalini muhafaza etmiş bir kurumdu. Yavuz Sultan Selim’in taraf olduğu bir davada padişaha kadının huzuruna kaftanı ve gösterişli kıyafetiyle çıkmasının yersiz olduğunu hatırlatan bir düzenden söz ediyoruz.  Ve hiç Şüphe yok ki bugün dahi gerek hukuk gerekse fıkıh açısından kaynak teşkil eden önemli kararlar veren. 
Sistemi İsveç’ten sonra benimseyen ilk ülke 1919’da Finlandiya oldu. Finlandiya’yı 1955’te Danimarka takip etti ve 1963’te Ombudsmanlık Norveç’te ve Yeni Zelanda’da da kabul edildi. Ombudsmanlık kurumu günümüzde aralarında KKTC’nin de bulunduğu Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya, İsrail, Hindistan, Nijerya ve Portekiz dahil 100’ün üstündeki ülkede ulusal, bölgesel veya kentler ölçeğinde uygulanıyor. 

Kalabaliken-i bender
12 Charles’ın şimdi Moldova sınırları içinde kalan Bender’de Özi Kalesi’ne sığınması ve beş yıllık konukluğu ombudsmanlık kurumu yanında siyasi sonuçları bakımından da ilginçtir. 1709’da Büyük Petro’ya yenilen kral Ruslara esir düşmek üzereyken Bug (Aksu) Nehri’ni geçerek Osmanlı’ya sığınmıştı. Kale yakınında Karstad’da bin askeriyle kurduğu kamp mevcudunun zamanla padişah 3. Ahmed’in Charles’e jest maksadıyla Rusların esir aldığı İsveçli kadın ve çocuk esirleri satın alıp azad ederek göndermesiyle onbini aştığı bilinir. İkametgâhına Özi kalesine tünelle bağlı bir bina tahsis edilen Charles zaman zaman İstanbul’a gelir, Osmanlı devlet erkanıyla siyasi görüşmeler yapardı. Kaynaklar kralın özellikle padişahın annesi Gülnuş Sultan üzerinde etkisi bulunduğunu kaydediyor. Nitekim bu etki dolayısıyladır ki ünlü Prut Savaşı patlak verdi. 
Charles, Karstad’ta toplanan İsveçlilerin esnafa aşırı borçlanması yüzünden esnafın yeniçeriyle bir olup hepsini sıra dayağından geçirmelerinden sonra Edirne’ye geldi. İsveçlilerin ‘Kalabaliken-i Bender’ diye isimlendirdiği bu arbededen sonra Meriç kıyısındaki Demirtaş Kasrı’na yerleşen Charles’ın o dönemde hem Türkçe öğrendiği hem de Osmanlı idari sistemini incelediği düşünülebilir.